Asagidaki yazi 2. eylul. 1999’da kaleme alindi ve Egemenlik ulusundur sitesinde yayinlandi …
Deprem olali henuz 15 gun olmustu ve yurt disinda olmam , ulkenin sistemini yasamis biri olarak o gunlerde bu yaziyi kaleme almistim !!
Ne yazikki korkularimizin hepsi gerceklesti, sistem kendi kendini yargilamak yerine , sucu bir gunah kecisine atti…
Suca karismis sistem kendini suclu ilan etmek yerine, 40.000 kisinin olumunu tek kisiye bagladi ve vurun kahpeye filmi bu sekilde tamamlanmis oldu…
Turkiye hala kirli elini temizleyemedi… Ceyhan depreminde gozunu kapatan yargi , bu depremdede sinifta kaldi…
Adalet mulkun temeli olmasi gerekirken ehil olmayan yargi olayi zaman asimina soktu ve sistem kendini yargilayamadi, yapanin yaninda kar kaldigi muddetce yeni depremlerde daha cok insanimizi kaybedecegimiz kesindir…
Nerde hata yaptik ve ne yapmaliydik diyen yargi mensuplarina ithaf olunur, iyice okusunlar , sonra ne yapacaklari icin sistemi yeniden kesfetmek yerine deprem icin ihtisas mahkemesinin kurulusunu tamamlayip , bu bolumu simdiden ihtisasli hakimler yerlestirip , ozel olarak egitilmeli ve depremde zararin asgariye indirilmesi icin koruyucu yargi vazifesini yapacak yeni bir duzenleme getirilmelidir..
4 yillik insaat alaninda egitim almis birinin 3 yillik hukuk egitimi alarak pazarda insaat yapmis , denetimde bulunmus ihtisasli kisilerin ozel egitimle deprem mahkemesi hakimleri oldugu ulkede o hakimler denetimi ozel yapar, mesele deprem olduktan sonra cozum degildir, deprem olmadan koruyucu hakimlik yapmaktir onemli olan ..
Hic bir sey icin gec degildir, olenlere rahmet , yakinlarina sabir diliyoruz yeni insanlarin olmemesinde koruyucu hakimligin gelmesini ve deprem anindada bu ehil mahkemenin yapanin yaninda kar kalmayacak duzenlemeyi yapmasini bekliyoruz…
2.Eylul. 1999’da kaleme alinan yazi..
——————————————-
Depremden zarar goren insanimiza
” Devlet varmis, Devletime guveniyorum ” dedirtebilirsiniz!
Mevcut koalisyonun ulkede 5 yil kalmasini saglamak icin deprem konusunda zarara ugrayan vatandaslarimizin zararlarinin tazmini icin gidilen yolu yanlis buluyor ve bu sorunun ancak ” Bagimsiz , ehil kisilerden olusan ozel yetkilere tabi bir mahkeme ile cozulmesinin sart oldugunu ” soyluyorum.
Hukumetimiz bunu yapabilirse hem saibelerden kurtulacak hemde buyuk puan toplayabilecek ve devletin itibarini sarsmayacaktir. Su anda ulkede yapilmak istenen, (birer) “gunah kecisi ” bulunup dikkatlerin o yone cekilmesi ve gercek suclularin gizlenmesine aracilik edilmesidir.
Cunku, su anda suclu aramak icin yapilan calismalar cok komik, suclu aranmiyor, “organize suc cetesi” sucu gizlemek icin olayin yonunu degistiriyor. Buna musaade etmeyecek bagimsiz, ehil ve guvenilir kisilerden olusacak “ozel bir mahkemenin olusmasi ” gerekmektedir: a) Suclulari yargilayacak olan kurum hala suca istirak etmislere bagimli bir kurulus. b) Bu kurumda munhasiran bu dalda ehil cok az kisi var(dir). Su anda bu gorevi yapmakla gorevlendirilenler gerek psikolojik, gerek yoreye yakinlik , gerek vasiflari, gerekse de depremden etkilenmeleri nedeni ile bu gorevi yapamazlar. c) Adliye bilirkisileri ehil degil . Halki bir cok dava acmaya yonlendirmekle bu davalar karistirilmak isteniyor .
Dava acilma suresi icin bir yil vardir. Cok dava actirarak icinden cikilmamasini saglamak istiyorlar. Bu bence organize bir hareket. Uc dava acilir ve bunlardaki netice digerlerine emsal olur. Cunku bu davada belli kisilerin yargilanmasi icin gecilmesi gereken onemli (asamalar) vardir . Hafizasi guclu olanlar Abdi Ipekci ve Ugur Mumcu cinayetlerinin nasil cozulmemek icin kapatildiklarini dusunurlerse yargiya bagimli olmayan ve ozel yetkilerle donatilmis bir mahkemenin bu konuda ne kadar gerekli olduguna inanirlar. Her ulke kendi pisligini kendi bagimsiz mahkemelerinde temizledi. Onlar(in eline gecen firsatlar) bize de geldi. Ama biz tum dunyada Basbakanlarin bile iceri girdigi beynelmilel yolsuzluklari ” kurumlari koruyalim” diye ortaya bile cikarmadik. Yerli firsatlar da cikti, ama hic birini degerlendirmedik . Ne ISKI ne de SUSURLUK hic birini degerlendirmedik. Cunku “gunah kecileri” bulmakla vakit gecirdik. Onumuze bir les attilar , hayvani hislerimizle onunla oyalandik.
ISKI tam anlamiyla siyasetin kara paradan beslenmesi idi. Ne oldu ? Siyasi parti gelirleri zaptirap altina mi alindi? Hayir, alinsa idi kara paradan arinmis bir siyasi parti is yapabilirdi . Simdi kara para ile iktidar olup sonra da onlara devletin varliklarini mecburen dagitmak zorunda kaliyorlar .
Susurluk olayinda bagimli mahkeme hic bir sey yapamadi cunku biraz ileri gitse olayin icine belki 500 meslektasi girecekti. Insan kendi kendini yargilayabilirmi? Biz Susurluk’u yaratan sisteme “kendini yargila” diyerek kendi kendimizi kandirabilen bir milletiz . Suclu kendini yargilar mi?
Iste depremde de ayni olayla karsi karsiyayiz . Lutfen bu olayin da ,tabiri caizse , “icine etmeyelim”. Cozum nerede diyeceksiniz ?
Ozel bir mahkeme bu konuyu cozer . Cunku bu sorun nerden kaynaklanmis , basindan itibaren alacaktir: a) 1/25000 (olcek)ler hazirlanirken gorevi ihmal ve bu yerlerde “konut yapilabilir raporu” verenler, b) Belediyelerin , teknik adamlarin ve denetim elemanlari sorumluluklari, c) yapicinin ve teknik ekibin sorumluluklari ve projeye uygun malzeme kullanilmamasi ve yapimdaki teknik elemanlarin sorumluluklarinin tayininin tespiti…
Bu mahkemeye secilen uyelerin, bilirkisilerin , katiplerin, korumalarin , basin burosundaki gorevlilerin bile ozel yontemle tayini sarttir. Bu kisilerin tayinininde uc unsur onemlidir:
Siyasete yakin olma(malari), uc nesil aile(lelerinin) servet beyanini verebil(meleri), bu konularda ehil ve tecrubeli olmalari sarttir. Cunku, bu davada oyle kisiler (saklanmaya) calisilacak ki bunun baska caresi yok . Bu davalardaki sonuclar bizi 21. yuzyila hazirlayacak ve (bunda) iyi sinav verirsek, bu sinifi gecersek “depremde 40 yil geri gittik” diyenlere benim tek cevabim (olacak). Biz sistemi yeniden yapilandirmakla 40 yil ileri gideriz. Olen vatandaslarimizi bir daha geri getirmek imkanimiz olmadigi gibi bu acilari dindirmek icin de bu olayda kusur ve kabahati olanlari da linc edilecek insanlar gibi hedef gostermiyoruz .
Onlarin kusurlarindan dolayi maddi odeme yapmalari ve itibarlarini kaybetmeleri zaten (onlara) en buyuk cezadir. Bir de bu insanlari ekonomi ve toplum disina itici faaliyetlerden (sakin)mak gerek.
Kin , nefret ve oc alma duygularimizi frenlemeliyiz.
Suclular, ama gercek suclular dogru ve guvenli yargilama yolu ile hurriyeti tehdit unsurunu her zaman (goz onunde bulundurup) bunlarin da is gorme yeteneklerini elinden almadan, bunlarin da birer aileleri ve bakmakla yukumlu kimseler oldugunu dusunerek hareket edilmesi gerekir.
Gaye uzum yemektir, bagci dovmek degil . Simdi en kolay yol olan “delilleri karartiyor” diyerek adamlari iceri atmaya kalkismanin da bir cozum olmadigini soylemek isterim. Cunku ortada karartilacak bir delil yok .Video filmler ve fotograflar bile tek basina bir delil. Ornek almak tam bir komiklik : Birisine yap demisler, (simdi) herkes birbirini kandiriyor, dostlar alisveriste gorsun. Sen ulkeye Ukrayna’dan demir gelmis, onay vermissin sonra “bu mal TSEK ozelliklerine sahip” dersen , bak iste (o zaman) icinden cikil (amayacak) basli basina bir sorun (yaratirsin). O yuzden boyle sacmaliklari birakmak lazim . Bu nedenle her deprem bolgesindeki Adliyede sadece uc emsal dava acilmasi yeterlidir. Nasil Apo’yu her gun yargiladiksa bu mahkeme de ara vermeden ayri bir yerde bagimsiz olarak isini yapar ve cok kisa surede kararlar cikar. Bu kararlar diger davalar icin emsal olur, diger davalar buna gore acilir ve bir kac celse ile karara baglanir. Aynen mal beyani vermeyen dosyalarda hakim nasilsa gunde 300 davaya bakiyorsa , bu davalarinda da secilecek ozel mahkemenin kararlari diger mahkemelere emsal olur ve hic degismez . Degisen sadece rakamlar olur .
Halka 50.000 adet dava actirmak da ne oluyormus ? Ehil olmayan bilirkisilerle (ve) ehil olmayan aletlerle yapilan raporlardan sonra , iyi avukat tutan ve hukukun bosluklarindan yararlanan Muteahhit sucsuz olacak! Bu normal degil!
Veya su anda malum bir Turk buyugumuzun acmis oldugu hukuk burosu ile Adalet ozellestirilmeye calisilacak, devletin yapamadigi tahkimi bu arkadasimiz sozde 15 avukat var deyip, masalarda adamin agzina silahi dayayip, “adam sizin zararlarinizi karsilayacak ” denecek. Siz buna sistem mi diyorsunuz ? Biz sistemi duzeltecegiz derken gozununuzun onunde olan bu olay(lar)a nasil musaade ediyorsunuz?
Oldu olacak adaleti ozellestirelim!!! Saka bir yana , bu devletin iflasi olur. Buna kimsenin musaade etmesi dusunulemez.
Her evin tek tek analizine gerek yok. Yerden ve havadan filmler alinsin, diger acilacak davalar emsal olur. Cunku bu konuda fay hatti haritasi elde , bunlar bilgisayarla haritanin ustune oturtulur. Ayni fay hattinda yikilmamis bina(lar) var, digerleri yikilmis. Bunun icin rapora ne gerek var? Is mi yapacagiz, (Gosteri) mi yapacagiz? Ayni sokakta yan yana iki ev var: Birisi saglam, digeri curuk. Bunun icin (kani)mca rapora gerek yoktur. Tabi ki daha pratik yollar da bulunabilir. Mesele is karistirmak degil, pratik olarak is cozmektir. Simdi, adam bir ev yapmis ve bina cokmus; bu adam dava acsa, ” ben ehil adam degildim, bana bina yaptirmakla devlet kabahatli(dir)” dese, bu davayi dogru dusunebilen kafalarin mantiginda kazanir. Ama bizim mahkeme(lere) gore sucludur . Manava, bakkala, saire “parasi vardir” diye muteahhitlik yaptirirsak sonuclar ortada. Iste bu sistemin yeniden yapilanmasi olacak(tir). Sanirim, bu muteaahhitlerin yaptigi zararlarda Devlet de sorumlu olacak ve bunun bedelini odeyecek(tir). Biz sadece, insan(lari)miza kaybettiklerini(n) maddi olarak ode(nmesini) ve “Devlet varmis!” denmesini istiyoruz.
Bugunku mahkemelere birakirsak:
Bizdeki mahkeme kararlari dunyada hic bir standarti olmayan kararlar(dir). Ayni konuda yuzlerce adet degisik karar verebilen (mahkemeler) bir tek bizde vardir. Bu davalarda da (boyle) olacagi(ni) soyleyeyim. Bizim, ornegin , meshur uc muteahhidimiz, hic suclu bulunmayacak(lardir). Oyle mahkeme kararlari ve oyle raporlar olacak(tir) ki ortaya 1000 adet degisik karar ve rapor cikacak(tir) .Meclis olayinda (kimsenin) gozunden kacmamistir . Meclis baskanimiz suclu bulundu, fakat Adliye ile ic ice olan iki insaat sirketi hakkinda dava bile acilmadi! Bunlar komik seyler.
Iste bu kadar basit bir olayda (bile) bizim siyasilere bagimli ve zaten yeterli hukuk egitimi alamamis hakimlerimiz, bilirkisilerin ve siyasilerin kuklasi olur(lar). (Yilda bir kere konusmakla yargi adami olunmaz. 15 gun davaya cikmazsin, yarginin bagimsiz olmasini ve yargi uyelerine sendikal hak getirilmesini ve maaslarinin milletvekili maaslarina esit olmasini saglamayan bir kuruma benim saygim yok(tur).Once insanca yasayacak bir maasi alacak, kendi bagimsizligini saglayacak, sonra da kendi icindeki pislikleri kendi temizleyecek. Cunku siyasetle o kadar vicik vicik oldular ki bir gun evvel milletvekillegine adayligini koymus kisi ertesi gun mahkemeye cikiyor, “tarafsiz olacagim” diyor. Yok boyle bir sey ve olamaz da! Herkes gozunu acsin boyle gelmis boyle gitmeyecek!
Bilirkisi konusuna gelince :
Bilirkisi adi verilen kisilerin de yaptiklari isler nedeni ile ad(lari) “esasinda bilmez kisi(ler)dir “. Bizim memleketde ne kadar is bilmez ( bir kac istisna idealist haric ), bir baltaya sap olamamis adam varsa, siyasilere yakinligiyla “bilmez kisi iken” “bilir kisi” olmustur.
Ne yazik ki hakimlerimiz dosya bile incelemez , hukuki olaylari bile bu bilirkisilere yollar(lar). Yani hukuki (bir) konuda bile hakim (in) (kendisinin) karar vermesi gerekirken bu konuyu bile bilirkisiye yollar ve hakim, “efendim, ne yapayim bilirkisi boyle karar verdi” deyip karari basar . Mahkemede karar veren bilirkisiler mi, hakim mi bilinmez.!
Iste, Turkiye deprem felaketini, (onun) sistemin islemeyen yerlerinden kaynakladiginin tesbiti ve ilerde daha buyuk depremlerde daha buyuk can kaybi olmama(si) ve icindeki pisli(kleri) temizleme sansi gibi bir kazanca donusturebilir.
Cunku, dogru ve guvenli bir yargilama neticesinde Turkiye’de “yapanin yaninda kar kalmadi” imaji ile devlet itibar(ini) yenileyebilir. Bizim en buyuk ihtiyacimiz devletin itibaridir. O itibarli olursa bu itibar hepimizindir. Hedef onun itibarinin (korunmasi /yukseltilmesidir).
Saygilarimi sunarim.
Mujdat guler – 2 Eylul 1999