Silivri’yi Eleştirmek Herkesin Hakkı, Askerin Değil!

Silivri’yi Eleştirmek Herkesin Hakkı, Askerin Değil!

Silivri davalarındaki hukuksuzluklar ve insan hakları ihlalleri ayyuka çıktı…

Ülke sınırlarını aştı, uluslararası arenada Türkiye’nin suçlanmasına yol açıyor.

Bu konuda herkes konuşuyor, herkes eleştiri yapıyor…

Ama Genelkurmay, kendi komuta kademesinin yüzde on kadarının tutuklu olarak yargılanmasına dikkat çekince kıyamet kopuyor.

Bu arada ben de bu açıklama için, istismar edilir kaygısıyla, “Keşke yapılmasaydı” diye düşündüğümü belirtmeliyim.

Nitekim tepkilere baktığımda kaygılarımda çok da haksız olmadığımı görüyorum.

***

Yazılarıyla genellikle sağduyunun sesini temsil eden Güngör Mengi bu tepkilerden farklı bir görüş dile getirdi.

“Korkmayın eleştiri mahkemeyi bozmaz”başlığıyla 8 Nisan günü Vatan’da şöyle yazıyordu:

“…Sanıkların tahliye taleplerine ikinci kez verilen ‘toptan ret’ kararı, zaten kendi içinde şüphe taşıyor.

Mahkeme Başkanı 162 sanığın toptan içerde tutulmaya devam etmesi kararına katılmadığını, etkileyici bir gerekçe ile belirtiyor. Ret kararı iki üye sayesinde oyçokluğu ile çıkıyor.

Dikkatten kaçırılmaması gereken asıl nokta şu:

TSK açıklamasında davanın özüne yönelik talep yoktur. Eleştiri ve itiraz, 162 askerin, tutuklanma şartları ortadan kalktığı halde tahliye edilmemelerinedir.

Yargılanmadan, hüküm giymeden ceza çektirilmelerinedir.

Bu yanlışı, mahkemenin duyabileceği şekilde ilk kez Genelkurmay mı açığa vurdu? Hayır.. Öncesi var:

Cumhurbaşkanı Gül bir değil birkaç kez konuştu. Uzun tutukluluğun fiili mahkûmiyete dönüştüğünden o da şikâyet etti. ‘Tutukluluk uzayıp cezaya dönüşmemeli’ dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç ‘Tutukluluk istisnadır. Her sanık için tutukluluk halini sonlandırmak lazımdır’ dedi.

Bitmedi.. Meclis Başkanı Şahin ‘Tutukluluk sürelerinin uzunluğu haksızlığa neden olmaktadır. Sayın Arınç’a katılıyorum’ dedi.

Bu hassasiyete uzak durmak için çaba harcadığı belli olan Başbakan Erdoğan bile geçen hafta Londra’ya hareketinden önce gazetecilere şöyle dememiş miydi:

‘Mahkemelerde süratli netice alınmasını, tutukluluk sürelerinin uzamamasını temenni ederiz.’

O bakımdan kimse askerin şikâyetini saptırmaya, mahkemeyi etkileme amaçlı bir eylem gibi göstermeye kalkışmasın.

Askere diklenmenin siyasi rantından yararlanmaya yönelik böyle bir niyet tamahkârlıktır ve artık geri tepmesi, tersine çalışması ihtimali de az değildir.

O nedenle Genelkurmay’ın baskı ve tehdit algısı bulunmayan kurumsal nitelikteki açıklamasını anlamamakta ısrar etmek, içerideki personeli için adil yargılanma hakkı taleplerini duymazlıktan gelmek, her şeyden önce hukuk devletini küçük hesaplara, hırslara, hınçlara feda etmek sonucu doğurur ki buna kimsenin hakkı olamaz.

Özgür eleştiriler bozmaz mahkemeleri, bağımsızlıklarını kaybetmek bozar.

Herkesin görüp yakındığı uzun tutukluluk sorununu, bu sorunun mağdurlarını temsil eden kurumun, yani Genelkurmay’ın gündeme getirmesi doğaldır.

Bundan korkulmaz.

Bu hak kullanılmıyorsa, adalet ve demokrasi adına asıl ondan korkmak gerekir.”

***

Ordunun geçmişte darbeler yapmış olması, bugün bazı subay ve generallerin lime lime dökülen kanıtlarla da olsa darbe teşebbüsünden yargılanmakta oluşu, insan hakları ihlallerinin ve hukuksuzlukların Genelkurmay tarafından da dile getirilmesini engellemeli midir?

Emre Kongar

Bir yanıt yazın