Blog
Kemalizm Nedir? – Müjdat Güler
Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce sistemine dayanan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini oluşturan ilke ve devrimlerin bütünüdür.
Bunlar sadece yönetim biçimi veya ideolojik yapı değil; toplumu Orta Çağ kalıntısı yapılardan koparıp modernleşmeye yönlendirmeyi hedefleyen bir düşünce reformudur.
Kemalizmin Derin Felsefesi Anlaşıldı mı?
Büyük ölçüde anlaşılamadı. Bunun sebepleri:
•Yüzeysel eğitim politikaları: Halkın büyük kısmı reformların felsefi arka planını değil, sadece biçimsel yönlerini gördü (şapka, harf, kıyafet vs.).
•Devletin açıklama ve iletişim eksikliği: Rejim “yaptım oldu” tarzıyla halkla yeterince bağ kuramadı.
•Aydın–halk kopukluğu: Dönemin aydınları bile çoğu zaman bu ilkeleri entelektüel olarak işleyemedi.

Neden Sürdürülebilir Olmadı?
1.Toplumla gerçek bir entegrasyon sağlanamadı. Kemalizm yukarıdan aşağıya indirilen bir proje oldu, aşağıdan yukarıya bir “talep” hâline dönüşemedi.
2.Eğitimde süreklilik sağlanamadı. Her gelen iktidar reformları ya değiştirdi ya da içini boşalttı.
3.Ekonomik bağımsızlık sağlanamayınca, Batı ile bütünleşme “tüketici bir entegrasyon” düzeyinde kaldı.
4.Popülist ve din temelli siyasetin yükselişi, Kemalist ilkelerin halk nezdindeki karşılığını aşındırdı.
Kemalizm Okuryazarlığı Neden Gelişmedi?
•Müfredat değişimleriyle Atatürkçülük, sınav ezberi haline getirildi.
•Resmî ideoloji gibi dayatıldı; sorgulama değil ezber istendi.
•Aydınların ilgisizliği: Aydınlar, Kemalizmin evrimleşmesini sağlamadı; onu 1930’ların donmuş kalıbında tutmaya çalıştı.
Kemalizmin Temel Özellikleri: Neden Anlatılamadı?
Kemalizmin sunduğu temel değerler:
•Devrimcilik (sürekli yenilenme)
•Saydamlık (hesap verebilir devlet)
•Demokrasi (zamanla geliştirilecek sistem)
•Kaliteli eğitim (köy enstitüsü vizyonu)
•Ekonomik bağımsızlık (tam kalkınma)
•Laiklik (din-devlet ayrımı)
Ancak bu değerler:
•İçselleştirilmedi çünkü halkla iletişim dilinde halkın inanç ve değerleri dikkate alınmadı.
•İdeolojik bir sopa gibi kullanıldı.
•Laiklik yanlış anlatıldı: Dinsizlik gibi algılandı.
•Ekonomik reformlar başarısız kalınca halk gözünde cazibesini kaybetti.
Kemalizmin Karşıtları: Din, Cemaat ve Alternatif Anlatılar
Kemalizmin laik ve akılcı çizgisine karşı:
•Dinî cemaatler, halkın duygusal ve gündelik ihtiyaçlarına daha yakın duran bir söylem geliştirdi.
•Cemaatler, halkın yardım, eğitim, güvenlik ve aidiyet arayışlarını daha iyi karşıladı.
•Devlet, vatandaşın yanında görünmezken, cemaatler sahadaydı.
•“Kemalizm dinsizdir, elitisttir” söylemi, halkta karşılık buldu.
•Özellikle 12 Eylül sonrası, devlet eliyle bile bu cemaatler desteklendi.
Kemalizm Nasıl Sürdürülebilir Olabilir?
1.Yeniden yorumlanmalı ve güncellenmeli: 1930’ların Kemalizmi değil, 2030’ların “çağdaş Atatürkçülüğü” inşa edilmeli.
2.Halkla ortak dil kurulmalı: Dindar yurttaşlarla çatışmak yerine, onlara da hitap eden bir anlatım geliştirilmeli.
3.Ekonomik başarıyla bütünleştirilmeli: Sosyal adalet ve refah politikaları ile desteklenmeli.
4.Yerelden başlamalı: Belediyeler, kooperatifler, eğitim kurumları üzerinden yeni nesil Kemalist uygulamalar hayata geçirilmeli.
5.Dijital çağın araçlarıyla yayılmalı: TikTok’tan YouTube’a, podcast’ten dijital romanlara kadar halkın tükettiği mecra ve dillerle anlatılmalı. Kemalizmin yüzleri , yazarları , hocaları , maksud yazarları , you tuberlar gelişmeli .
Toparlsrsak .
Kemalizm bir “geçmiş ideoloji” değil, doğru anlatıldığında geleceğe dair bir kalkınma modeli olabilir. Bugünün dünyasında Kemalizmi sürdürülebilir kılmak için:
•Onu “elitist bir tabu” olmaktan çıkarıp, halka mal etmek
•“katılımcı bir yaşam rehberi”ne dönüştürmek gerekir.
Kemalizm büyük felsefe , küçük adamların elinde gelişemedi , Kemalizmin tüccarlarından Kemalizmi kurtarıp halka benimsetmek , moda yapmak , Kemalizm okur yazarlığını geliştirip , demokrasiye , gelir adaletine , yargı adaletine ekonomik bağımsızlığı giden yolun Kemalizmde olduğunu anlatip halkın benimsemesini sağlamaktır.
Müjdat güler
İstanbul 21 Temmuz 2025
Türk-Amerikan İlişkilerinde Gerçekçi Bir Tablo ve 2026 Ticaret Hedefi
Türk-Amerikan İlişkilerinde Gerçekçi Bir Tablo ve 2026 Ticaret Hedefi
Stratejik Ortaklık mı, BOP Gölgesi mi?
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, uzun yıllardır “stratejik ortaklık” söylemiyle tanımlansa da, fiili durumda bu ortaklık yerini Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesindeki iş birliklerine bırakmıştır. İki ülke arasında kurumsal düzeyde (Kongre ve ABD devleti ile) bağlar ciddi şekilde zayıflamış, ilişkiler daha çok liderler arası kapalı görüşmelere indirgenmiştir.
Liderler Tribünlere Oynuyor
Gerek Erdoğan gerek Trump döneminde, ilişkiler kamuoyu önünde çatışmalı, perde arkasında ise karşılıklı menfaatler ekseninde yürütülmüştür. Ancak bu modelin sürdürülebilir olmadığı, özellikle “Papaz Brunson krizi” ile somut şekilde ortaya çıkmıştır.
Hatırlanacağı üzere, Trump döneminde yaşanan “al papazını, ver papazını” gerilimi, Türkiye’nin 126 milyar dolara yakın döviz rezervlerinin erimesine ve Türkiye’ye KKM ile büyük bir ekonomik kayba uğramasına neden olmuştur. O günden bu yana, ekonomik denge henüz tam anlamıyla sağlanamamıştır. Bu temel sorunlar gelir ve yargı adaletine neden olmuş ; siyasal istikrarsızlık ve ekonomik sorunlar muhalefet partisinin birinci parti olmasını sagliyor sonrası malum ülkenin tüm dengeleri bozuluyor .

Kongre’de Türkiye Aleyhine Hava Hâkim
ABD’de halen Yunan ve Yahudi lobileri, Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi olarak sınırlamaya çalışan yasa tasarılarını Kongre’ye taşımaktadır. Bu durum, uzun vadeli stratejik ortaklıkların zeminini daraltmaktadır.
🇹🇷 TABA ve B2B Dayanışma Girişimleri: Değerli Ama Yetersiz
TABA (Türk Amerikan İşadamları Derneği) ve benzeri platformlar, veri, bilim, ticaret okuryazarlığı konusunda önemli adımlar atmakta; B2B gruplar ve ticaret köprüleri ile iş dünyasına yol göstermeye çalışmaktadır.
Ancak bu tür girişimlerin siyasi irade ve stratejik vizyonla desteklenmediği sürece, hedeflenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak oldukça zordur.
2026’da 100 Milyar $ Hedefi: Stratejik Model Ortaklık Olmadan Mümkün Değil
Ticaret hacminin 2026 yılına kadar kendiliğinden büyüyerek bu rakamlara yaklaşacağı yönündeki beklenti fazla iyimserdir. Gerçekçi olunursa, bu hedefe ulaşmak için:
1.Model Ortaklık anlayışına geçilmeli, sadece savunma sanayi değil, enerji, dijital ekonomi, tarım ve sağlık gibi alanlarda ortak yatırımlar teşvik edilmelidir.
2.Kongre ile temas kanalları yeniden açılmalı, lobi faaliyetlerine ciddi kaynak ayrılmalıdır.
3.Dış Ticaret Eğitim ve Okuryazarlığı toplumsal düzeyde artırılmalı, ihracat yapan KOBİ’lere özel destek mekanizmaları kurulmalıdır.
4.Yatırım ve İhracat Diplomasi Ofisleri Washington, New York, Los Angeles gibi merkezlerde etkin şekilde çalışmalıdır.
Hedeflerimiz ;
Türk-Amerikan ilişkileri yeniden tanımlanmalı. İlişkileri sadece “lider diplomasisi” ile değil, kurumsal ve halk diplomasisiyle destekleyen bir ekosistem kurulmalıdır. Aksi takdirde, mevcut söylemlerle 100 milyar dolarlık ticaret hedefi bir slogandan öteye geçemez.
Müjdat Güler
Gayrimenkul Sektörü Üzerine Öne Çıkan Tespitler ve Öneriler
Gayrimenkul Sektörü Üzerine Öne Çıkan Tespitler ve Öneriler
1. Türkiye’deki Mevcut Yapı ve Sorunlar
•Türkiye’de yılda 1.5 milyon konut ve 2 milyon konut dışı gayrimenkul satılmakta; toplamda 3.5 milyonluk dev bir pazar söz konusu.
•Hâlâ “sat-yap” modeline dayalı, alaturka bir sistem mevcut. Bu sistemde müşteri finansmanı, tüketici kredisi benzeri alaturka mortgage yöntemleriyle yürütülüyor.
•Müteahhitler yetersiz; yasaları bile yok , müteahhit yetersiz ve belgekendirilmiyor ; çoğu dost-akraba kredileriyle proje üretmeye çalışıyor.
•Regülasyon eksikliği, gelecek için ciddi tehlikeler barındırıyor.

2. Yapılması Gerekenler
•Gayrimenkul emlak , mortgage ve müteahhitlik Yasası çıkarılmalı, bu yasanın altında tek yetkili federasyonlar kurulmalı.
•Avukatsız , notersiz , emlakçı olmadan sözleşme ve tapu işlemi yapılması yasaklanmalı.
•Bitmemiş ve iskânsız binalar satılmamalı ; noter işlem yetkisi verilmemeli.
3- Finansal Reform Çağrısı
•Türkiye’de gayrimenkul sektörünün sağlıklı gelişebilmesi , kentsel dönüşüm ve uzun vadeli satın almalar için 500 milyar dolarlık nakde ihtiyaç var.
•Bu finansmana ulaşmak için önce güven, regülasyon ve sistem oluşturulmalı.
•Ancak bu koşullarda yabancı sermaye, emeklilik fonları ve teknoloji sektöre çekilebilir.
•Uygun regülasyonlarla üretim, konut kredileri, proje kredileri ve alıcı finansmanı sağlanabilir.
Bu konuda ülkemizde üniversiteler , bakanlıklar , sektör , dernekler , emlakçılar ; hukukçular , yükleniciler yasalara karşı değiller konulara hakim değiller sorun burada .
Sevgi saygı ve selam
Müjdat güler
Ege ve Akdeniz Yangınları – Sebepleri ve Önlemler
Ege ve Akdeniz bölgelerinde sıkça görülen orman yangınları, doğal nedenlerden kaynaklanabileceği gibi insan kaynaklı sebeplerle de ortaya çıkmaktadır.
Özellikle son yıllarda artan yangınlarda rant, imar baskısı ve kullanım amacı değişiklikleri gibi faktörler ciddi şüphe uyandırmaktadır.
Bu kapsamda “orman vasfını kaybetmiş alanların köylülere veya özel kişilere satılması” da yangın riskini artırabilecek bir unsur olarak değerlendirilebilir

Orman Yangınlarının Başlıca Sebepleri
İnsan Kaynaklı Nedenler (%90’ın üzerindedir):
•Tarla açma amacıyla yakılan ateşler
•Piknik ateşleri, sigara izmaritleri
•İhmal ve dikkatsizlik
•Kasıtlı çıkarılan yangınlar (arsa rantı, sabotaj)
•Enerji hatlarından kaynaklı kıvılcımlar
•Arazi mafyalarının veya yatırımcıların yangın çıkararak araziyi boşaltma girişimi
2. Doğal Nedenler (%5-10):
•Yıldırım düşmesi
•Aşırı sıcaklık ve kuraklık
•Küresel iklim değişikliği sonucu artan ekstrem hava olayları
Orman Vasfını Kaybetmiş Alanların Satışı Bir Neden Olabilir mi?
Evet, olabilir. Şu nedenlerle:
1.Yanmış alanların ‘orman dışı’ statüye geçirilmesi sonrası satış veya yapılaşmaya açılması beklentisi doğabilir.
2.2B arazileri (orman vasfını yitirmiş alanlar) tarım veya yerleşim amacıyla kullanılmakta ve bazen köylülere satılmaktadır. Bu tür alanların etrafındaki ormanlık bölgelerde de kasıtlı yangınlar çıkarılabileceği şüphesi vardır.
3.Kamuoyunda oluşan güvensizlik: “Orman yanarsa orman olmaktan çıkar, satılır, yapılaşır” düşüncesi — bazı yatırımcıları veya çıkar çevrelerini teşvik edebilir.

Yasal ve Kurumsal Önlemler
•Orman yangınları sonrası alanlar kesinlikle başka bir amaçla kullanılmamalı. (Anayasadaki “yandığı takdirde tekrar ağaçlandırılır” hükmü uygulanmalı)
•2B arazileri ve orman vasfını kaybetmiş alanların satışı sıkı denetime tabi tutulmalı.
•Yangın sonrası yapılaşma yasağı, 20–30 yıl süreyle açıkça yasalaştırılmalı.
•Ağır cezalar: Kasıtlı orman yangını çıkaranlara müebbet hapis cezası gibi caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı.
Yangın Önleyici Fiziki ve Teknolojik Önlemler
•Yangına hassas bölgelerin haritalanması ve izlenmesi
•İHA, dron ve uydu sistemleriyle erken tespit
•Yangın söndürme uçak ve helikopter filosunun artırılması
•Yangın yolları ve yangın şeritlerinin düzenli açılması
•Köylülerin eğitilmesi ve orman gönüllüsü sisteminin yaygınlaştırılması
Toplumsal ve Katılımcı Önlemler
•Yerel halkla iş birliği yapılması, koruma bilincinin artırılması
•Zorunlu yangın eğitimi ve kampanya çalışmaları
•Orman köylerine destek ve alternatif geçim kaynakları sağlanması
Müjdat Güler
İstanbul 1 Temmuz 2025
Franchise Yasası ve Ekosistemi Üzerine Stratejik Görüş – Nova Golden Franchise
Franchise sektörü, denetlenebilir, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir bir sistem sunarak; istihdama, üretime, ihracata ve markalaşmaya ciddi katkılar sağlayabilecek stratejik bir ekonomik modeldir.
Ancak bu potansiyel doğru kurgulanmış bir yasal çerçeve ve kurumsal ekosistem ile hayata geçirilebilir.
1. Yasa Olmadan Sürdürülebilirlik Mümkün Değildir
Hiçbir sistem, yasa olmadan sürdürülebilir ve güvenilir bir yapı sunamaz. Kamu otoritesi, bu sürecin içinde yer almalıdır; ancak mevcut durumda yasayı yazabilecek, sistemi kurgulayabilecek bilgi, yetenek ve vizyona sahip değildir.
Sektörü, dünyayı bilen; hem hukuk hem ekonomi hem de kamu tecrübesine sahip az sayıda kişi bu süreci yürütebilir.
Bugün ülkemizde “franchise yasası”nın metnini yazabilecek üç yetkin uzmanı bir araya getirerek çözmek mümkündür . Bunun siyasete , bakanlıklara anlatilmasi ayrı konu .

2. Kamunun Görevi Düzenlemeyi Üstlenmektir, Uygulamayı Değil
Yasal altyapı, yönetmelikler ve denetim organları kamu tarafından sağlanmalı; ancak uygulama ve sistemin işletilmesi mutlaka özel sektörle birlikte yürütülmelidir. Zira kamunun bu konuda operasyonel kapasitesi, deneyimi ve çevikliği yetersizdir.
Aksi takdirde sistem daha da kötüleşebilir.
3. Eksik Kurumsal Yapılar Nedeniyle Sistem İşlemiyor
Franchise sisteminin sağlıklı işlemesi için yalnızca yasa yeterli değildir. Aşağıdaki kurumsal unsurlar da eş zamanlı inşa edilmelidir:
•Franchise Yasası
•Sektörel Regülasyonlar
•Franchise Federasyonu ve İhtisas Dernekleri
•Uzmanlaşmış İhtisas Mahkemeleri
•Franchise Akademileri ve Eğitim Standartları
•Finansman ve Teşvik Mekanizmaları
•Ulusal Yeterlilikler ve Sertifikasyonlar
•Bağımsız Denetim ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulları
4. Dünyadan Ders Almalıyız
Amerika Birleşik Devletleri, 1960’ta IFA (International Franchise Association) adlı federasyonu kurmuş, ancak bunun yeterli olmadığını görerek 1979’da doğrudan Federal Franchise Yasası ile sistemi yasallaştırmıştır.
Bugün ABD’de franchise sistemi denetlenebilir, şeffaf ve kayıtlıdır. Ancak aynı yapıdaki “bayilik” sistemleri bu denetimden uzak, çoğunlukla “başım gözüm Allah’a emanet” diyebileceğimiz yapılar olarak kalmaktadır.
Avrupa ülkeleri bu konuda ABD’nin bir adım gerisindedir. Ancak onlar da bizden daha organize durumdadır. Ne yazık ki Avrupa’da dahi sistemler zaman zaman alaturka bir şekilde işletilmektedir.
5. Türkiye İçin 5G Franchise Reformu Gereklidir
Türkiye bu alanda bir değişim ve dönüşüm hamlesiyle, 5G niteliğinde bir reform süreci başlatabilir. Gerekli kurumsal ve yasal yapılar inşa edilirse; ülkemiz franchise alanında sadece bölgesel değil, küresel bir merkez hâline gelebilir.
6. Franchise Ekosisteminin Ana Hedefi Nedir?
Franchise sistemi yalnızca markaları değil, bu sistemin tüm paydaşlarını korumalıdır:
•Franchise veren markaların güvenliği
•Franchise alan girişimcinin korunması
•Yatırımcıların teşvik edilmesi
•Nitelikli iş gücünün eğitilmesi
•Tüketicinin kaliteye erişiminin sağlanması
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında franchise sektörü büyük bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilebilmesi için:
•Kamunun düzenleyici ve destekleyici rolü net tanımlanmalı
•Özel sektörün bilgisi, tecrübesi ve enerjisiyle ortak bir yapı kurulmalı
•Hukuki ve kurumsal çerçeve gecikmeden inşa edilmelidir
Bu yaklaşım, girişimciliği teşvik edecek, markalaşmayı hızlandıracak, istihdamı artıracak ve Türkiye’yi franchise ihracatında bölgesel lider konumuna taşıyacaktır.
Saygı, sevgi ve selam ile…
Müjdat Güler
mg@novagroupholding.com
www.novagoldenfranchise.com
SİVİL EKONOMİ MANİFESTOSU
“Tüketim Ekonomisinin Sınırları ve Üretim Odaklı Çıkış Yolu”
Borç Gerçeği ve Tüketim Ekonomisinin Kurgusu
Türkiye’nin kamu borcu, GSYH’ye göre %27 civarında. Yüzeyde düşük görünse de artan faiz yükü bu avantajı hızla eritiyor.
Devlet gelirleri ağırlıklı olarak dolaylı vergilerden (ÖTV, KDV) sağlanıyor. Bu ise geniş halk kesiminin sırtına yük bindirirken ekonomik sürdürülebilirliği zedeliyor.
Sistemin Geçici Can Suyu: Varlık Satışı ve Af Politikaları
Bugün 2B arazileri, orman vasfını kaybetmiş taşınmazlar gibi kamu kaynakları günü kurtarmak için tasfiye ediliyor.
Verginin vergisi, harçların harcı şeklindeki mali yükler vatandaşın verimliliğini değil, tüketimini körüklüyor.
Hukuki istikrarsızlık ve sıkça çıkarılan “infaz afları” ise cezai korkuyu araçsallaştıran bir yöntem haline geldi.

Planlı Kalkınmanın Temel Dinamikleri
Gerçek kalkınma ancak şu unsurlar üzerine inşa edilebilir:
Kaliteli eğitim
Ehil kadrolar
Sivil anayasa ve siyasi partiler yasası reformu
Bağımsız yargı ve hukuk devleti
Gelir ve fırsat adaleti
Ancak, üretim ekonomisinin altyapısı kurulmadan bu dönüşüm mümkün değildir.
Mutlu Azınlık Rejimi: Demokratik Diktatörlük
Tüketim ekonomisi, siyaset–ticaret–tarikat üçgeniyle bir “mutlu azınlık” oluşturuyor.
Bu yapının sürdürülebilirliği medya kontrolü, yargının sopa olarak kullanılması ve af yasalarıyla sağlanıyor.
Çözüm Yolu: Saadet Zinciri Değil, Gerçek Ekonomi
Türkiye’nin kurtuluşu şapkadan tavşan çıkaran geçici ekonomilerde değil, gerçek üretim gücündedir.
Sanayi ve teknoloji yatırımı
İhracat odaklı üretim
AR-GE ve yüksek katma değerli sektörler
Dijitalleşme ve yeşil ekonomi
Türkiye ancak bu alanlara yönelerek sürdürülebilir bir refah toplumu kurabilir.
Demokratik Güç ve Yöntem Meselesi
Eğer halk sandıkta;
•Sivil Ekonomi Manifestosunu savunacak,
•Sivil anayasa ve sivil siyasi partiler yasası yapacak,
•Yargı, denetim ve medyayı yeniden bağımsızlaştıracak demokratik ve adil bir değişimi sağlayamazsa;
kayıt dışı bir yapının siyaseti, yargıyı ve medyayı kontrol ettiği bir ülke modeline mahkum oluruz.
Kinle Değil, Adaletle Dönüşüm
Bu dönüşüm; kin, nefret, öfke ve intikam alma duygularıyla değil;
adalet, gelir eşitliği, bağımsız yargı ve eğitim reformu temelinde sağlanmalıdır.
Demokrasi ve serbest pazar ekonomisinin gelişmesi için toplumun tüm kesimleri arasında sevgi, saygı ve diyalog esas alınmalıdır.
Sevgi, saygı ve selam ile
Mujdat Guler
25/ Haziran / 2025