TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE YENİ HEDEFLER…( UMUT ORAN )

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE YENİ HEDEFLER…
ABD dış politikasında Başkan Obama yönetiminin görev başına gelmesiyle birlikte önemli bir vizyondeğişimi yaşandığı gözleniyor. Bush döneminin hard power olarak tabir edilen askeri gücü ön planda tutan dış politika yaklaşımı yerine bu dönemde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ifadesiyle ‘‘Smart Power’’ hakim olacaktır. Smart Power, sadece askeri değil, diplomatik ilişkilerde ekonomik, politik, hukuki ve kültürel ögeleri içerisinde barındıran yeni bir anlayış olarak tanımlanmıştır. Bu değişimin Türkiye – ABD ilişkileri üzerinde de temel yansımalarını gözlemliyoruz. Başkan Barack Obama, Türkiye ziyareti sırasında ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerin Model Ortaklık çerçevesinde geliştirilebileceğini açıklamıştı.

“ Model ortaklık “ vizyonu idealleri ve değerleri temel olan bir dış politika vizyonudur. Bize düşen bu vizyonun altını somut projelerle doldurmaktır. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde hayata geçecek Nitelikli Sanayi Projesi, bu vizyonun somut bir yansıması olacaktır. 31 Mayıs’ta Washington’da düzenlenen geleneksel ATC/AFOT/Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) Yıllık Konferansının 28.sine katıldım. Bu toplantıda iki ülkeden de siyasi liderlerin, kamu yöneticilerinin katıldığı bir ortamda görüşlerimi paylaştım. ABD tarafının QIZ’ye ilgisinin olduğunu söyleyebilirim, ancak Türkiye olarak bu konuda bir hedefimiz ve planımız olmalıdır.

Stratejik Ortaklıktan “ Model Ortaklığa “ : Ortak Değerler ve İdealler…
Bu noktada Türkiye ABD ilişkilerinin geçmişine kısaca göz atalım. Soğuk Savaş döneminden bu yana özellikle askeri alanda oldukça önemli boyutta olan ABD Türkiye ilişkileri 1990’lı yıllarda daha da gelişmiş ve Başkan Clinton döneminde iki ülke arasındaki ilişkiler Stratejik Ortaklık olarak tanımlanmıştır. ABD’nin Irak’a müdahelesi sırasında iki ülke arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları ve gerilimler nedeniyle iki ülke arasındaki Stratejik Ortaklık oldukça yıprandı. 2008 yılında Barack Obama’nın başkanlığa gelmesi ile birlikte ABD dış politikası yaşanan değişimin bir yansıması olarak ABD Türkiye ilişkilerinde model ortaklık kavramı gündeme gelmiştir.
Obama’nın “ model ortaklık “ kavramı idealler ve değerler üzerine kurulan bir işbirliğini tarif ediyor. Bu yaklaşım ideal ve değerlerden hareketle ortak çıkarların ve işbirliği noktalarının tarifini işaret ediyor. Bu ortak değerler; laik, demokratik bir yönetim, hukukun üstünlüğü ve insan haklarıdır.

Bu ortak ideal ve değerlerin pratikte yaşam bulacağı bir dizi alan bulunmaktadır. Bunlardan biri Orta Doğu’da barışın sağlanması alanında Türkiye’nin bölgede arabulucu ve öncü rolüdür. Diğeri Türkiye’nin Güneydoğusu’nda kurulacak zamanla Irak’ı da kapsayacak Nitelikli Sanayi Bölgesi’dir. Bölgede 100 binlerce kişinin iş sahibi olmasını sağlayacak, bu anlamda bölge barışına ciddi katkı sunacaktır. Bu doğrultuda Smart Power olan ABD’nin bölgesel hedeflerine ulaşması için Türkiye gibi bir müttefiki ile model ortaklık üzerine ilişkilerini geliştirmesi büyük önem taşımaktadır.

İki ülke arasında ekonomik ilişkilerde ‘özel-privatization’ aşısı lazım
ABD ve Türkiye İlişkileri başta askeri olmak üzere enerji, politik, iktisadi olmak üzere birçok farklı boyuta sahip olmasına rağmen bu ilişkilerin ekonomik boyutunda niteliksel sorunlar vardır. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler çok büyük ölçüde devletten devlete niteliktedir. Oysa bu ilişkiler şirketler arasında da olmalıdır. Bu vizyonumu paylaştığım toplantıda özellikle
ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman ve ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey bu görüşümü desteklemişler ve ekonomik ilişkilerde ‘privatization’ ihtiyacına dikkat çekmişlerdir.
Türkiye’nin 2008 yılı dış ticaret verileri ABD’nin toplam dış ticaretimiz içerisindeki payının %5’den daha az olduğunu göstermektedir. Son 10 yıl içerisinde Türkiye’nin ihracatı 30 Milyar $’dan 130 Milyar $’a çıkmasına rağmen, toplam ihracatımız içerisinde ABD’nin payı %10’lar seviyesinden %3’lere kadar gerilemiştir. Bu veriler de bize iki ülke arasında hayata geçirilmemiş bir iki yönlü bir ticaret ve yatırım potansiyeli olduğunu göstermektedir.

Benim görüşüme göre; Türkiye ABD’li firmaların Orta Doğu ve Avrasya ülkelerine açılmalarını sağlayabilecek bir sağlam bir liman konumunda olmasına rağmen, ABD Türkiye arasındaki ilişkilerin ekonomik boyutu eksik kalmış gözükmektedir. Eksik kalan ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi alanında sahip olduğumuz fırsatlardan bir tanesi de de Nitelikli Sanayi Bölgeleri Projesidir.
Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Kuzey Irak arasında kurulacak olan bir Nitelikli Sanayi Bölgesi’nin yaratacağı sosyal faydalar ekonomik faydalar kadar önemlidir. Her seyden önce bu proje bu bölgede barışın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Barış ile birlikte bölgede demokratikleşme, istikrar, güvenlik ve kalkınma da sağlanacaktır. Binlerce insana iş imkanı sağlayacak olan NSB bölgeleri aynı zamanda bölgedeki iş yapabilme ikliminin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Kuzey Irak ve Türkiye arasında kurulacak olan NSB ile bölgede güvenlik alanında önemli kazanımlar sağlanacağı gibi, sosyal ve bölgesel kalkınma alanında da önemli çıktılar elde edilecek olup bu çıktılar hem Türkiye’nin hem de ABD’nin bölgedeki ortak çıkarlarını desteklemektedir.

ROZ’lar ve NSB’ler Ortak İdeale Hizmet Ediyor
2008 yılında ABD senatosu Pakistan ile Afganistan sınırında Yeniden Yapılandırma Fırsat Bölgeleri (Reconstruction Opportunity Zones) ismini verdiği bir projeyi uygulamaya koymuştur. Bu proje Güneydoğu’dan Irak’a da uzanacak bir NSB projesi açısından umut vermiştir. ROZ’larda üretilecek mallar gümrüksüz olarak ABD’ye ihraç edilebilecektir. Bu proje ile bölgede yeni iş imkanlarının yaratılacak olup, binlerce insana iş imkanı sağlanacak ve bölgede sağlanacak ekonomik kazanımlar ile terörle mücadelede önemli bir aşama sağlanacaktır. Türkiye ile Kuzey Irak arasında yatırım imkanlarının doğmasına yardımcı olacak ve yeni iş imkanları sağlayacak NSB projesi de Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta istikrarın sağlanması açısından ROZ projesi ile aynı doğrultuda faydalar sağlayacaktır. İki proje de büyük ölçüde benzer sosyoekonomik hedeflere ulaşmayı hedeflemektedir.
Bu noktada Türkiye ile ABD arasındaki NSB bölgeleri projesinin temelleri 1999 yılına kadar gittiğini anımsayalım. NSB bölgesi kurulması için Türkiye İle ABD arasında Başkan Clinton döneminde başlayan görüşmeler; ABD tarafından Temsilciler Meclisi’nden geçirilip senatoya sunulan yasa tasarısındaki hassas sektörler olan, emek yoğun sektörlerin anlaşma dışında bırakılması sebebiyle Türk tarafından kabul edilmemiş ve yeniden müzakereler açılmış fakat 1 Mart tezkere krizi ve çuval krizi sebebiyle sonuçlandırılamamıştır.

Öte yandan Ürdün’deki NSB projesi bütün üretim alanlarını kapsamasına rağmen, Türkiye için önerilen projede Türkiye’nin ABD’ye ana ihraç kalemleri olan tekstil, hazır giyim ve deri ürünleri kapsam dışında bırakılmıştır. Fakat Ürdün ve Mısır’daki NSB bölgesi projeleri üretim alanında hiç bir kısıtlama olmadan hayata geçirilmiş ve oldukça başarılı olmuşlardır.

Smart Power için Smart Projeler: NSB…
Ürdün ve Mısır’da kurulan NSB bölgelerinde İsrail, Mısır ve Ürdün tarafından ortak üretilen üretilen ürünler ABD’ye gümrüksüz girebilmektedir. Ürdün’de ilk NSB’si 1998 yılında açılmış olup Ürdün’ün 100 milyon dolar seviyesinde olan ABD’ye ihracatı bu proje’nin hayata geçirilmesi ile 2008 yılında 1.3 milyar dolara yükselmiştir. Bu ülkede yer alan NSB bölgeleri aynı zamanda 50 binden fazla istihdam yaratmıştır. Mısırda ise ilk NSB’si 2005 yılında kurulmuş olup, geçtiğimiz 3 yıl içerisinde Mısır’ın ABD’ye ihracatı neredeyse ikiye katlanarak 2008 yılında 2.3 milyar dolar olmuştur.
Bugün ABD ve Türkiye’nin önünde iki ülkenin ilişkilerinin geliştirilmesi alanında birçok fırsatla birlikte zorluklarda bulunmaktadır. Bu zorluklardan birisi Irak’ın normalleştirilmesi sürecinde karşılaşılan problemlerdir. ABD ve Türkiye’nin başlatacağı ve Kuzey Irak’ı da içine alabilecek olan bir NSB bölgesi projesi, yeni iş sahaları yaratacak, bölgede istikrarın yerleşmesine yardımcı olacak ve böylelikle Türkiye’nin terör örgütü PKK ile mücadelesine katkıda bulunacaktır. Bu proje aynı zamanda Irak’ta özel sektörün gelişmesi ve bölgede istikrarın sağlanması alanlarında da önemli faydalar sağlarken Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlenmesine de yardımcı olacaktır.

ABD’nin yeni dış politika perspektifi olan Smart Power NSB bölgeleri gibi Smart Projeler ile hayata geçebilecek ve iki tarafında kazanan olduğu bu proje ise ABD bölgedeki Smart Power vizyonu ile kesişecektir.
ABD ve Türkiye’nin model ortaklık kurma yönünde önemli adımlar attıkları bu dönemde ekonomik bir bakış açısından yoksun olan bir ortaklık, model ortaklık haline ne yazıkki gelemiyecektir. Bu nedenle NSB projesi hayata geçirilmesi iki ülke arasında ilişkilerin karşılıklı olarak daha ileri bir boyuta geçirilmesinin arzulandığı günümüzde oldukça büyük öneme sahiptir. Bize ve sorumluluk sahibi siyasilere, kamu görevlilerine düşen NSB projesini, ısrarla Türkiye ABD ilişkilerinde üst gündem maddelerine taşımak olacaktır. Yine benzer şekilde ortak değer ve ideallere katkı sağlayacak projeler geliştirmeliyiz.
Hükümetin Güneydoğu ile ilgili sorunların çözümünde büyük fırsat olasılığından bahsettiği bu proje gerçekten sorunun çözümü açısından önemli bir fırsattır. Ancak, son açıkladığı Teşvik programında az gelişmiş bölgeler olan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu

Bölgeleri ile Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin illerinin aynı teşvik paketinde değerlendirilmesi sorunun çözümünde ciddi bir çelişki yaratmıştır.

Yine Mayıs 2008 tarihinde Hükümetin iddialı “ GAP Eylem Planı ” hedefleri doğrultusunda açıklanan yeni teşvik paketinde GAP illerinden Adıyaman ve Gaziantep’in 3. Bölgede, diğer 7 ilin de 4. Bölgede olması ve GAP’ı bölmesi de sorunun çözümü konusunda ciddi bir tereddüt yaratmıştır.

Türkiye’nin resmin bütününü görebilen ve resmin arkasına bakabilen, vizyoner – akıllı (smart) politikalara ve yeni bir siyaset anlayışına sahip politikacılara ihtiyacı vardır.

Saygılarımla,
Umut Oran

İş İnsanı / CHP Üyesi

“Nitelikli sanayi bolgesi” hakkinda sn, Umut Oran’in gorusleri …!!

ABD’DEN SAMİMİYET İLE STRATEJİK ORTAKLIĞIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMESİNİ VE BU YÖNDE NİTELİKLİ SANAYİ BÖLGESİ PROJESİNİ BAŞLATMASINI TALEP EDİYORUZ

Bugün, gerek Türkiye’nin Güneydoğu’su gerekse Türkiye’nin komşusu Irak’ta en önemli gündem maddelerinin başında güvenlik ve terör sorunu gelmektedir.

Bu sorunun çözümü için askeri güvenlik tedbirlerinin yan sıra ekonomik çalışmaların da gündeme alınması gerekmektedir. Ulusal bütünlüğümüzün korunması adına, ‘Anaların çocuklarının dağdan inmelerini değil, işten dönmelerini bekledikleri’ bir ekonomik ortamı oluşturmaya çalışmak, bu konuda proje üretmek biz iş dünyasının sorumlulukları arasındadır.

Bu noktada, ilk olarak ABD eski başkanı Bill Clinton’un 1999 yılında Türkiye ziyaretinde gündeme getirdiği, ardından 2002 yılında Ecevit’in başbakan olarak ABD’ye düzenlediği ziyaret esnasında gündeme getirilen Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSB-QIZ) projesinin tekrar gündeme getirilmesinin yararlı olduğu düşüncesindeyim.

Bu proje, öncelikle işsizlik ve terörle boğuşan Türkiye’nin Güneydoğu’sunda başlatılabilir. Burada başarıya ulaşmasının ardından projeye, yine Türk iş adamlarının insiyatifi ve aktif katılıyla Irak’ın Kuzey Bölgeleri de dahil edilebilir.

Böylece, hem Türkiye’nin Güneydoğu’sunda yeni bir kalkınma ivmesi oluşur; hem de bölgede yaşayan vatandaşlarımız ‘iş ve aş’ imkanına kavuşur. Türkiye’deki modelin başarılı olmasının ardından, komşumuz Irak halkına da Türk iş adamları aracılığıyla refah götürme imkanına kavuşuruz. Bu da, politik anlamda Türkiye’nin Irak üzerindeki soft power’ını (yumuşak güç-sosyal ve ekonomik güç) artırma imkanı sunar.

Stratejik ortaklığın ekonomik ayağı tamamlanmalı

Bu projenin geçekleşmesi adına mevcut konjonktürün birkaç açıdan önemli fırsatlar sunduğu kanısındayım:

Bu ay Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı Bush arasında gerçekleşen görüşmede Başkan Bush, PKK’yı düşman ilan etmiş; Türkiye’nin terörle mücadelesini desteklediklerini ifade etmiş; Türkiye’nin ABD’nin ‘stratejik ortağı’ olduğunu tekrar belirtmiştir. Yine, ABD yetkilileri her fırsatta gerek Irak’ın gerekse bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına büyük önem verdiklerini belirtmektedirler.

Bu noktada müttefikimiz ABD’nin, NSB aracılığıyla Türkiye’de terörün önlenmesine ve bölge barışına önemli katkı sunabileceğine inanıyoruz. Böylece ABD, Türk halkına dostluğunu kanıtlamak adına önemli bir fırsat yakalayacak; stratejik ortaklığın ekonomi ayağını güçlendirmek adına değerli bir adım atmış olacaktır.

ABD yönetiminin şu noktaları değerlendirmesi gerektiği inancındayız:

Türkiye ile müttefiki ABD arasındaki ilişkiler, Irak’taki istikrarsızlık ve onun Türkiye’ye terör olarak yansıması nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamaktadır. En önemlisi de, yapılan araştırmaların gösterdiği üzere, Türk vatandaşlarının ABD’ye yönelik sempatisi her geçen gün azalmaktadır. Zaten Türkiye’nin ABD ile ilişkileri özellikle güvenlik ve askeri odaklı ilerlemektedir. Stratejik ortaklık olarak nitelendirilen ilişkilerin ekonomik ve sosyal ayağı son derece zayıftır. Bu nedenle güvenlik konularındaki bir zafiyet, ilişkilerin krize sürüklenmesine yol açmaktadır. NSB’ler aracılığıyla, bu ilişkilerin ekonomik ve sosyal bacağı tamamlanabilir. İlişki daha sürdürülebilir kılınabilir.

Bu noktada Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin, Soğuk Savaş’ın ardından yaşadığı hızlı gelişime dikkat çekmek isterim. Farklı tarihsel nedenlerle, iki ülke arasındaki mesafeli ilişkiler, Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi ile birlikte yerini sıcak, olumlu duygulara bıraktı. Bunda, kuşkusuz KOBİ düzendeki işletmelerin dahi karşılıklı olarak Rusya ve Türkiye’de iş yapmaları etkili oldu.

Irak hükümeti kurulmasına rağmen, ABD’nin Irak yönetimi üzerindeki fiili etkisi bilinmektedir. Çatışma ortamının bitmesi ve çatışma ortamı bittikten sonra, Irak’ın kalkınması için şimdiden ekonomik programların gündeme getirilmesine ihtiyaç vardır. Önemli uluslararası deneyime sahip Türk iş dünyası, bu deneyimini kardeş Irak halkının refahı için kullanmaktan mutluluk duyacaktır. Bu ekonomik ilişkiler sayesinde iki ülke halkı arasındaki ilişkiler daha da gelişecektir.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Lideri Abbas’ın TOBB liderliğinde gerçekleştirilen ‘Barış İçin Sanayi Projesi’ne verdikleri açık destek, ekonomi temelli ilişkilerin bölge barışına sağlayabileceği katkıları ve Türk iş dünyasının bu süreçte oynayabileceği rolü işaret etmektedir.

Türkiye’nin ABD’ye İhracatı İrtifa Kaybediyor

Türkiye geçtiğimiz yıl toplam 85.5 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Bunun 5.1 milyar doları ABD’ye yapılan ihracattır. Buna göre ABD’ye yapılan ihracatın toplamdaki payı yaklaşık yüzde 6 olarak gerçekleşmiştir. Bu yılın Ocak Eylül verilerine bakıldığında ise Türkiye’nin gerçekleştirdiği toplam 76.2 milyar dolarlık ihracatta ABD’ye yapılan ihracatın payı 3.1 milyar dolardır. Buna göre oransal olarak ABD’ye yapılan ihracatın oranı yüzde 4’e gerilemiştir.

Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2001-2006 yılları arasında Türkiye’nin toplam ihracatı 2.7 katına çıkmışken bu oran ABD’ye yapılan ihracatta sadece 1.6 düzeyindedir.

TÜRKİYE’NİN İHRACATINDA ABD’NİN PAYI

ABD (bl$) Toplam (bl$) Pay (%)
2001 3,1 31,3 9,9
2002 3,4 36,1 9,4
2003 3,7 47,3 7,8
2004 4,8 63,2 7,6
2005 4,9 73,5 6,7
2006 5,1 85,5 5,9

Tekstil ve hazır giyim ihracatı içinde ABD’nin payı, genel ihracattaki payına paraleldir. Buna göre 2006 yılı içinde Türkiye’nin toplam hazır giyim tekstil ihracatının içinde ABD’ye yapılan ihracatın payı 1 milyar dolardır. Bu da yaklaşık yüzde 7 düzeyindedir.

NSB Projesinin Ürdün Ekonomisine Katkısı

Ürdün’de fiili olarak NSB’ler 1998 yılında faaliyete geçti.

Projenin amacı genel olarak hem bölge ülkelerinin kendi aralarında hem de bölge ülkelerinin ABD arasındaki ilişkilerin ekonomi yardımıyla geliştirilmesi olarak kabul edilebilir. Bu doğrultuda, en az yüzde 8 oranında İsrail girdisi kullanılarak Ürdün’deki NSB’lerde üretilmiş ürünler ABD’ye gümrüksüz ihraç edilebiliyor.

NSB’ler sayesinde, 1997 yılında Ürdün’den ABD’ye yapılan ihracat miktarı sadece 15 milyon dolar düzeyinde iken zaman içinde geometrik olarak arttı. 2006 yılı sonunda bu rakam 1.3 milyar dolara yükseldi. 50 binden fazla istihdam oluşturuldu.

NSB Projesinin Mısır Ekonomisine Katkısı

Mısır’da NSB projeleri fiili olarak 2005 yılında başladı.

– Mısır’daki NSB’lerde yüzde 11.7 oranında İsrail girdisi kullanılarak üretilmiş ürünler ABD’ye gümrüksüz ihraç edilebiliyor.

Mısır’ın ABD’ye ihracatı 2004 yılında 1.3 milyar dolar düzeyindeydi. 2006 yılında bu rakam 2.4 milyar dolara yükseldi.

Geçtiğimiz yılsonu itibarıyla Mısır’daki NSB’lerde toplam 270 dolayında şirket faaliyet gösteriyordu. Bu işletmelerin yaklaşık yüzde 80’i tekstil hazır giyim sektöründe faaliyet gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl NSB’lerden ABD’ye gerçekleştirilen tekstil ve hazırgiyim ihracatı 700 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu rakamın neredeyse sıfır düzeyinden başladığı dikkate alındığında gelişme çarpıcıdır.

Beyoglu’lu Rum Chris’in bize hatirlattiklari…!!

Degerli Arkadaslar

Cumartesi gecesi ‘Greek flame tavern” Dr. Philips’te yeni yerini acti, Chris rum kokenli Turk vatandasi, simdi cifte vatandas olarak ayni zamanda Amerikan vatandasi , dogma buyume Beyoglu cocugu , beyogluspor’da top oynamis bizden biri… Orada yasama sansini ona vermemisler, ulkesine donen bir cok rum gibi oda cok sevdigi Istanbul’undan ayri kalmis ama bize Cumartesi aksami tum Istanbul mezelerini masaya getirmisti…




Sadece mezeler degil, Istanbul sohbeti, istanbul misafirperverligi, muzikler ile bize cok guzel bir gece yasatti..
Orada neden Istanbul’da olmadigini gecistirmek istedi, o kadar sevdigi sehirden ayri kalmasi onu mutlu etmiyordu, her yil tatillerini Yunanistan’da geciriyordu ama 5 yil sonra emekli oldugunda Istanbula gitmek ve Turkiyeyi dolasmayi arzu ediyor..

Rum, ermeni , yahudi, suryani vatandaslarlarimizi ozel bir sekilde uzaklastirdik, bunlar bizim guzel mozaigimizdi , onlarin yerini doldurmak
mumkun degil, ama eminimki hosgorumuz arttikca mozaik eski halini alacaktir.

Biraz onlarin gunahini cekiyoruz gibi geliyor bana…

Biz Istanbulun eski sahiplerini , Turkiyenin eski sahiplerini , Turk olmaktan onur duyan , rum-yahudi ve ermeni  kokenli azinliklari yasatmadik, Turkce lisanini ogrenip, Turk vatandasiyim ve ben Turkum diye ovunen bu insanlara,vatandaslarimiza saygisizlik yaptik..

Allah bizi cezalandirmak ve onlarin kiymetini daha iyi anlayabilmemiz icin , onlarin yerine sabah aksam ben turk degilim , ben kendi lisanimi konusacagim diyen, giderlerinin % 95 ini batinin odedigi, buna ragmen bayrak, ulke ve vatan dusmanlarini yaratabildik, ustelik bizi arkamizdan vuran bu insanlar gunahsiz gencleride yanlarina alarak yillardir bize etmediklerini birakmiyorlar ama dusunuyorumda buda allahin bir tokadi diyorum, etme bulma dedikleri bu olsa gerek…

Chris’in uzuntusunu iyi anlamak ve ileriye daha dogru bakmak icin gecmise bir yolculuk yapmak istedim..


Sevgi, saygi ve selam ile


Mujdat guler

PKK , Kime hizmet eder ? Cozum nerededir ?

Degerli Arkadaslar

PKK Kurt kokenli vatandaslarin sesini duyurmak icin kurulmus teror orgutudur .  PKK, Turk ordusuna karsi gerilla savasi ile cok zor sartlarda mucadele vermis ve  kurt sorunu ile ilgili gorevini yerine getirmis , silahli mucadele simdi siyasi mucadeleye donusebilecek ortami yakalamistir..

PKK’nin silahla mucadele gorevi bitip, bayragi siyasal kesime birakma zamani gelmissede  , birileri icin tasaronluk gorevi bitmemistir ..

Barisa ulasmanin yolu , Tam demokrasi’den ,saydamlik, gelir adaleti ve yargi adaletinden geciyor ancak bizim daha bu konularda onumuzde cok engeller var,  Dogudaki halkin  istekleri ile Batidakinin istekleri arasinda fark yoktur Turkiye halklari ayni seyleri istiyor ancak PKK ‘nin agalari  orgutu kirli islerinde kullanmak icin siyasallasmasini istemiyor.

Kime hizmet ettigini gorerek ,cozumude burada aramak gerekecektir !!!

PKK’nin ekonomik gucu ve tasaronluk yaptigi isleri saydamlik , kayit disi ve uyusturucu ile mucadele ile cozmek mumkundur ne yazikki bu ekonomik gucun siyasette, yargida, emniyette, medyada , is hayatinda cok ama cok onemli temsilcileri bulunup , bu kayit disi paradan herkes belli sekilde nimetlenmektedir, bunun bir resmi yonu vardir, silah satislari, korucular , askeri harcamalar , birde gorunmeyen yerleri vardir onlari tespit etmeden sorunu anlamak ve cozmek mumkun degildir..

PKK ‘nin istigal alanlarini ve tasaronluk yaptigi isler

1. Uyusturucu baronlarinin tasaronlugu…

2. Silah tacirlerinin tasaronlugu….

3. Cek ve senet tahsilatcilarinin tasaronlugu…….

4. Sorunlu islerde tetikcilik ….

5. Faili mechullerde gizli servislere tasaronluk …..

6. Seytan ucgeni olan ortadoguda cesitli devletlere  tasaronluk …!!

Uyusturucu , silah ticareti ve kayit disindan elde edilen bu buyuk kazanclar ticari piyasalara girdi.

Bu yuklu servetin aklanmasi operasyonunda ozellikle borsada, insaat sektorunde ve sinir ticareti ile gece hayati ile kumar ve kacakcilik sektorunde paralar aklanmaya ve buyumeye devam ediyor..

Bu konuda arkasindaki gucler tasaronlugun sona ermesini istemedigi gibi artik PKK’da bir holding olmus vaziyette , kimse gucunden bir sey kaybetmek istemiyor..

Bu tarafini gorup , onlari aklandirip sisteme sokmadan  onlarin siyasette, yargida ve emniyetteki baglantilarini cozup , o kesimi teshir edip , sistemin icine yerlestirilmis gravatli PKK’lari cozup , onlarin yesillerini aklandirip, arkasindaki siyasi , burokrat ve yargi icindeki desteklerini teshir edip  sonrasinda sisteme sokmak gerekir…. Bunlari yapmadan genel af ve mali af cok zararlidir ama bunlari yaptiktan sonra kesin cozume gitmek icin ;

Genel bir af ve kismi degil koklu bir  mali af , sorunlari cozebilir..

Ne aciki gelinen yer budur, bu iki olayinda iyi organize edilmezse ulkeye PKK’dan cok ama cok daha buyuk zarari olacagida kesindir..

O yuzden siyasetciler, aydinlar , burokratlar icin karar vermek cok ama cok zordur, dogru yapmak siyasette prim yapmayacagi gibi , siyasi partinin hayatini kaybedebilir, iste olaya 30 yildir tum siyasi partiler , prim almak icin baktiklari icin teror sorunu cozulmemistir..

Tarihe gecmek onemli degil onemli olan halkin oyunu almak oldugu icin kimse risk almadigi gibi Tribunlere oynamayi tercih etmekte bu yuzden baristan uzaklasilmaktadir ,  bu konularin her kesimde sesli olarak , tarafsizca konusulmasinda ve fikirlerin ortaya konulmasinda yarar vardir..

Genel affa ve mali aflara , uyusturucudan elde edilen bu kirli paralara cok karsi olmama ragmen , teroristin elini sikmak , sisteme girmesini kabullenmek istiyorum cunku baska care yok diye dusunuyorum ama baska cozum bulabilecek olanida tabiki dinlemek ve anlamak isterim..

Sevgi , saygi ve selam ile

Mujdat guler

guler1@aol.com

ASIYE ””’AMERIKA”” NASIL KURTULUR………!!!

ASIYE ””’AMERIKA”” NASIL KURTULUR………!!!

Sari sacli , mavi gozlu kizimiz Amerika nasil kurtulur, bunu emlak piyasasindan bakarak irdelemek istedik, bugunku Haberlere baktigimizda bu guzel kizi dustugu durumdan kurtarmak mumkun gibi goruluyor..

Bunu sam amca henuz goremiyor  , kriz tacirleri var, kriz ekonomisi kendi les kargalarini yaratti , devlette bu sisteme istemeden vermesi gereken tum destegi verdi ve halada vermeye devam ediyor..

Lesi yiyen Akbaba Bankacilar, Akbaba hukukcular, Akbaba emlakcilar, Akbaba yatirimcilar cikti ve ozellikle bunlar sosyal patlamaya sebebiyet verecek kadar isi ilerletiyorlar, hapishaneler agzina kadar dolu, her tarafta yeni hapishane yapiliyor, shelterlar agzina kadar dolu, kiliselerin onunde bedava yemek yiyen insanlar siraya girmis vaziyette ve en onemlisi Homeless’ler sokaklari doldurmus ve ustlerinden atlayarak gecerek yurudugunuz bir cok eyalet var…

Bunlarin hepsini cozecek olan Emlak sektoru Akbabalara ragmen gene en guvenilir yatirim araci olmaya aday gibi duruyor..

ABD’de ikinci el konut satislari Nisan ayinda da, vergi indirimi ve iyilesen tuketici guveninin sagladigi motivasyon ile, yukseldi. Tamamlanmis satislari gosten ikinci el konut satislari, Nisan ayinda mevsimsel etkilerden arindirilmis verilerle yuzde 7.6 artarak yillik bazda 5.77 milyon adete ulasti.

Mart ayi verisi ise 5.36 milyon adet olarak revize edildi. Nisan ayinda satislar, gecen yilin ayni donemine gore yuzde 22.8 yukseldi. 2009 Nisan’da 4.70 milyon ikinci el konut satilmisti. Mart ayi satista artis orani ise revize veri sonrasi yuzde 7.0 oldu.

National Assocition of Realtors ekonomisti Lawrence Yun yaptigi aciklamada Nisan ayinda ikinci el konut satislarinda artisin genel olarak beklenen bir durum oldugunu, konut fiyatlarinin dengelenmesi, ekonominin iyilesmesi ve mortgage faizlerinin tarihi dusuk seviyelerde kalmaya devam etmesine bagli olarak su ana kadar kenarda bekleyen insanlarin, alici olarak piyasaya donmeye basladiklarini ifade etti. Nisan ayinda ortalama ikinci el konut satis fiyati 173.100 Dolar oldu. Fiyat, Nisan 2009’a gore yuzde 4.0 artti.

Genel satislarda % 7.6 satislarda artis oldugu gibi fiyatlardada % 4 luk aylik bir artis emlak piyasasinin iyilesmesinde oldugunun en belirgin gostergesidir…

En onemli gosterde gecen seneye gore satislarin % 22.8 artmasidirki , normal uretimin 1.5 milyon oldugunu dusunursek son dort yilda uretiminde bunun cok altinda oldugundan burada bir acik olustu ancak pazara her yil giren  icra evleri tum dengeleri degistirmektedir, ev satislarinda devlet piyasalari denetleme gorevini yapmaz ve kriz ekonomisinden buyuk yarar saglayan kesime yardim ederse, issizlik artacaktir…

 Kredi kurumlarinin en buyuk musterisi olan ev ureticileri, ev alicilari pazarina kredi veremedikleri muddetce Finans kurumu dengelenemiyecek, ev uretimi artmazsa uretim dengelenemiyecek, araba pazari eski yerine gelemiyecek, 420 yan sektor calismazsa Amerikan ruyasi , Amerikan eziyeti olmaya devam edecektir, cozum kolaydir yeterki yukardaki basit rakamlari yorumlayabilecek Obamanin ekibinde hem ekonomi, hem tatbikat , hem ticaret, hem bankacilik hemde emlaki bilen insanlar olsun bunu bilenler olmadigi muddetce, kilavuzlarimiz isi bilmezse , Amerikanin isi cok zor gibi gozukuyor, sorunlar nereden basladiysa cozumlerde oradan baslamali, ev ekonomisini kurtarmadan , sokagi, issizleri, bankacilik sektorunu ve amerikayi kurtarmak mumkun degildir…

Yilda 5.7 milyon ev satilmasi ve hala bankalarda kredilerin kapali oldugu bir donemde insanlar bu kadar ev alabiliyorsa gercek piyasalar geri gelip

a. Ev fiyatlari daha nasilsa duser diye ev almayanlar ve alimi erteleyenler

b. Imigration reformu tamamlandiginda 14 milyon icinden ev alacak olanlar..

c. Avrupa’da bozulan ekonomiler ve yeni gelecek vergiler yuzunden daha guvenilir liman arayan global musteriler..

d. Faiz nisbetlerinin dusuk olmasi nedeniyle FHA loanlari alacak , kiradan daha dusuk mortgage odeyerek ev alacak olanlar , bu kesim kiralar dusuk diye ev alma taleplerini erteliyorlardi, ancak dusuk faizler ve fiyatlarin artiyor olmasi onlarin kararlarini ev alma yonunde kullanmalarini saglayacak, 165 milyon stok icinde kiracilarin sadece kucuk bir kismi bile pazara girse ev fiyatlari yukari cikacak..

Dunyadaki krizlerin basi Amerikaya konutlara kredi acmis Avrupa bankalarinda yasandi.. Hedge fonlar bu yuzden riske girdi bir cok banka bu yuzden batti…

Konut krizi bilincli olarakmi yaratildi diye dusunenler var, ancak bana gore Konut krizinde en onemli neden , Amerikanin gereginden fazla konut uretmesi ve bu uretimde satisi saglayan fiyat artislarini birakip, urun satmada zorlanan ve yillik kapasitesi 30 bin ev olan Lennar’in bir anda 50.000 ev/yil uretim sinirini gecmesi ve bu urunleri satmak icin fiyat kirmasi ile baslamistir, alici nasilsa dusuyor diyerek alimi erteleyince once Amerikada sonra dunyada kriz baslamistir..

Bu krizin simdi Ispanyaya geldigini goruyoruz , oradaki sorun daha yuksek uretim cok yuksek , issizlik cok yuksek , konut sektorunde iyilesme olmazsa Avrupada daha bir cok kriz gelecek ve en sonunda bu krizin merkezi Turkiye olacaktir..

Ilerdeki gunlerdeki siyasal krizler, referandum, secimin yaklasmasi ve muhalefet partilerinin devri sabiklar ve issizlik ve as sorunlarini gundeme tasimasi , hizli giden turkiye treninde sorunlarin olmasina neden olacak ve bundanda konut sektoru onemli olcude etkilenecektir..

Asiye’den bize ne demek durumunda olmayan dunya, birakalim bu devi diyecek durumda degil.. Asiyeyi kurtarmadan dunya Ekonomik sorunlari cozemiyecek..

Bu bakimdan asiye olayina onem verin diye bu yazi kaleme alinmistir..

Sevgi, saygi ve selam ile

Mujdat guler

Yargi herkes icin potansiyel tehlikedir…. !!!!!

Degerli Arkadaslar

1982 anayasasi ile siyasilerin emrine verdigimiz yargiclarimizin bagimsizliklarini ellerinden aldik , maaslarini dusurerek ekonomik bagimsizliklarini kaybettirdik.
Hukuk egitim kalitesi kasitli dusurulunce, tuccar hocalar tesis edilince sistem yozlasti.Bilmez kisilerin yazdigi raporlar mahkeme karari oldu, adli tip tarafa gore rapor yazdi, yargitay ayni konuda vermis oldugu onbinlerce emsal karar varken, baskilarla veya baska nedenlerle tamamen aksi yonde kararlar verdi…

82-2002 doneminde Yargiya yakin olanlar istedikleri kararlari cikardilar, yargi cetesi bunlari yaparken sermaye, medya , adli tip, bilirkisiler, bazi burokratlar ve siyasetciler ile birlikte organize cete olarak ekseri mustesarlarin basi cektigi , mufettislerin cetenin en onemli elemanlari olarak birde bu kisilerin yakinlari olan avukatlari devreye sokarak ulkede hukuk disi cok isler yaptilar… Gucu olanlar bu olaylara hic bir sey demedi !!

1982 -2002 arasinda bazen siyasi rakiplerine bile tetikci hakimleri ve adli sistemi kullandilar .. Yanlis yapilmis anayasayi 20 yil degistirmek veya yargi reformu yapmak hic birinin isine gelmedi, cunku yargiyi bir tetikci gibi kullandilar , bunlarin hepsi olurken menfaati olan organize cete bu islere hep sustu, ehil ve bagimsiz olmayan yargi vatandasin sisteme olan guvenini sarsti ve ulkede insanlar yargiya guvenmedikleri icin cek ve senet mafyasi, organize ceteler her yeri sardi ..50 milyar dolarlik Banka soygununda batan bankalarin avukati ne tesadufturki, Mustesarin yakini olan kisiydi..

2002 doneminde iktidar olan hukumet her ne kadar secim beyannamesinde yargi reformu yapacagim demissede, yarginin tarafli oldugunu gordugunden once kendi elindeki gucu kullanmak istedi , yargi reformu diye sundugu onerilerde bile yargiyi bagimsiz yapmak yerine tarafli yapmaya yonelik planlar vardi.. Bugunku Yarginin tarafli oldugu dusunuluyor ve dogrudur.. 1982- 2002 arasinda yargida ehil olmayan , tarafli belli siyasi gorusleri olan , mal beyanlari vermis ama kamu oyuna aciklanmamis dolar milyonerleri var.. Yeterli degiller, yargi deyipte gecmemek lazim , yargi ve denetim bu ulkenin kalbi oldugu halde tarafli ve ehil olmayan yargiclar cubbeleri ustunde cete elemani gibi ve bazen siyasi bir partinin tarafi gibi hareket ettiler..

Bizi 1980’e tasiyanda yargiclarin tarafli davranmasi olmustu…Ihtilali yapanlar tarafli yargicin bagimli olmasina karar verdi , o anayasanin en onemli sorunu buydu, Cumhurbaskanina verilen yetkiler ve siyasi iradenin yargi ustundeki hakimiyetini Ihtilalciler ozellikle istedi, yaptiklari islerden dolayi yargilanmamak icin yargiyi tarafli hale getirmek islerine geldi . Ihtilal donemindeki yapilanlarin ustune gidecek olan yargiclar etkisiz hale getirildi, iclerinden biri Sacit Kayasu dava acti ve kendini tetikci mufettis ve kendi arkadaslarinin kararlari ile sistemin disinda buldu .Siyasiler 29 yildir Yargic ehil ve tarafsiz olacakki , onlara bagimsizliklarini vereceksin diye dusunuyor , eger yargic ehil degil ve tarafli ise , siyasetci funyesi cekilmis bombalardan korunmak icin onlara bagimsizligini vermek yerine, memurlastiriyor..

Yargiyi ele gecirmek amac oldu, meclisi ve cumhurbaskanligini ele gecirmek ise arac oldu, cunku bu ulkede yargiyi ele gecirenin onunde kimse duramaz ..

Bugun gelinen hem uzulecek hemde cok sevinilecek bir durum var. Yargic sadece korunmasiz vatandas icin degil, herkes icin potansiyel tehlike oldugunu gosterdi..

Simdi kamu oyu artik bana dokunmayan yilan bin yasasin sozunu birakip, once dort olayi iyi ogrenecek..

1. Adalet neden mulkun temelidir..?
2. Ehil ve bagimsiz yargic ne demektir.?
3. Tarafli yargic ne demektir..?
4. Yargi neden bagimsiz degildir , nasil bagimsiz olabilir..?

Halk bunlari ogrenmez ve cozumun basinin sirasi ile

1. Ehil yargictan gectigini bilerek , Yeterlilik imtihanlari yapilarak , ehil olmayanlarin yargida gorevlerine son verilerek, hukuk egitim kalitesinin arttirilmasi ve egitim suresinin 4+ 3 = 7 yila cikartilmasi .
Hocalarin disarda avukatlik yapmalarinin ve sirketlerin emir eri olmasinin onune gecilmesi…!! Hocasiz hukuk fakultesi acmanin onune gecilmesi gerekir..

2. Bilirkisilik, adli tip , mufettislik kurumlarinin islah edilmesi
gerekmektedir, dogru ve guvenli yargilama bir ekip isidir..

3. Mal beyanlarinin saydam hale getirilerek , yargida gorev alan tum kisilerin icinden dolar milyonerleri olanlarin hapishanelerimizi sereflendirmesi gerekmektedir.Bu temizlik yapilmadan hirsizin adaletine kimse inanmasin ..

4. Tum bu calismalardan sonra halk yargi bagimsizligini saglayacak yargica bagimsizligini verecek yeni anayasa calismalarinin takipcisi oldugu gibi , yargi icindeki curuk elmalarin sistemin disina cikmasinda kamu oyu baskisi yaratacak, mufettislik kurumu ile adli tip kurumunada bagimsizligin verilmesini saglayarak, bilirkisilik kurumunun dejenerasyonunun onune gececek calismalarin takipcisi olacak..

Halk 80 olayinda oldugu gibi bu sistemin cozumunu gene askerinden beklerse cok hata yapar cunku ne yazikki bugun gerek  siyasetcimiz ve gerek askerimiz yarginin ulkenin temeli oldugunu ve bu sistemi ehil ve bagimsiz yapmadan ulkede cozumlere gelinemiyecegini anlamis degildir… !! Onlarin her ikisininde arzusu tarafli ve hukmedilebilir yargidan yana, halkin istedigi ile celisiyor, halk ise , ehil ve bagimsiz yargidan yana, zaten gelir adaletsizliginden cani yanmis halk, hic degilse yargi onunde esitlik istiyor, dogru ve guvenli yargilanma bu halkin hakki degilmi ? Halk bunu siyasetcisinden ve askerinden beklerse hata eder, her ikiside bunu yapamiyacagini uygulamalari ile gosterdi…

Yargi reformu demek , kendine uygun tarafli yargiyi saglamak degildir..
Yargi herkese lazimdir… Ozelliklede bugunku goruldugu gibi Medya, Burokrat , Yargic ve Askerimize yarinda siyasetcimize lazim olacaktir, kimbilir belkide yarin size !!! O yuzden bana dokunmayan yilan bin yasasin demeyin, funyesi cekilmis bu bombanin nerede, kimin elinde , nasil ve ne sekilde patlayacagi belli degildir, sizede ugrayabilir, bugun bagirmazsaniz , cozum icin cirpinmazsaniz, icerden sesinizi kimse duymaz, benden soylemesi….!!!

Sevgi, saygi ve selam ile

Mujdat guler

Mal Beyanlari saydam ve halka acik olmalidir!!!!

Degerli Arkadaslar

Bu yil mal beyanlarinin yenilenme zamani, 5 yil once mal beyani verenlerin ve yakinlarinin mal beyanlarindaki artislarin kamu oyunca incelenmesi mal beyani veren insanlarin vicdanlarda aklanmasi icin zarurettir..

“3628 sayili yasanin 9. maddesi ile gizlilik altina aldigimiz mal beyanlarindaki gizliligi kaldirip, sonra sirasi ile milletvekillerinin, belediyecilerin, delegelerin, medya ve yargi mensuplari ile burokratlarin mal beyanlarini ve yakinlarinin servet beyanlarini aciklamak ulkede bu insanlar ustundeki tum endiseleri kaldiracaktir ”

Kayit disi mali af ve geriye yonelik inceleme guvencesi vermeden ortaya cikmayacagini bilen hukumet varlik yasasi cikartarak 47 milyar TL’nin sisteme girmesinis sagladi bu bakimdan kendilerine tesekkur etmek gerekir, ancak asagidaki reformlarin yapilmasi ile piyasaya cok daha buyuk kaynagin girecegi gibi , kumese girenler arttikca dogal olarak vergi oranlarini arttirmakta ulkeye yabanci sermayenin gelmesine ve yerli sermayeninde rekabet sansini arttiracagi kesindir.

Aklama ile piyasaya girme konulari karistirilmamalidir. Halk bu konuda cok bilincli dusunmek zorundadir; parayi vatandasinin elinde birakip aklamak ile sisteme girmesini saglamak ve ilerde bir daha bu durumlara dusmemek konulari birlikte dusunulmelidir. Bu yuzden, mali af konusunu siyasallastirmadan, birilerine yariyor diye tek gozle bakmadan “mali af cikartilmalidir ” .

Mali affi, saydamligi, beyan esasini, vergi indirimlerini ve vergi reformunu ayni anda gecirmedigimiz zaman, bunlarin hicbir yarari olmayacagi gibi zararlari da olabilecektir.
Mali affin zararlarini asgariye indirmek icin neler yapilmalidir?

1. Beyan esasina gecilmeli
2. Saydamligin onundeki yasalar kaldirilmali
3. Mal beyanlari, siyasi parti gelirleri, servet beyanlari saydamlastirilmali
4. Azami vergi orani % 15 ile sinirlanmali
5. Enflasyon muhasebesine gecilmeli
6. Yeni yatirimlara iki yil muddetle SSK ve muhtasar istisnasi getirilmeli
7. SSK – Muhtasar toplam isci ustunden alinan kesintiler azami % 20 ile sinirlanmali
8. Dunya fiyatlarindan hammadde ve enerji verilerek, mali afla piyasaya girecek kaynagin uretime yonelmesi saglanmalidir.

Tum bunlarla birlikte eszamanli olarak, geriye yonelik inceleme guvencesi yasal olarak verilmeli ve vergisiz kazanclardan ve mahkemelerde devam eden vergi davalarindan bir defaya mahsus % 10 aklanma bedeli alinarak cikarilacak bir mali afla ulkede sermaye ile halk arasinda baris saglanmalidir.

“Nerden buldunsa buldun, caldin, ancak ben affediyorum!” diyen bir zihniyeti halk affetmez. Halk affetmedigi zaman da, tedirgin olan karapara, disariya kacar , Dogan’in basina gelen vergi olayi sermayeyi iyice tedirgin etmistir o yuzden denetimin artik ehil ve siyasi iradeden bagimsiz hale gelmesi sarttir..

Son hukumetin bilincli calismalari ve dunya krizi ile birlikte is adami-beyin-sermaye-patent ihrac eden ulke olmaktan cikip, sermaye- beyin- is adami ithal eden bir ulke durumuna gelmeye dogru gidiyoruz . Simdi global Turk is adami yelkenleri acti, dunyada daha guvenilir limanlar arama pesinde. Gidenler gemilerini buyutup ilerde limanlarimiz guvenilir olursa buraya da yelken acabilirler. Onlarin kacmasina sebep olan ortami duzeltirsek, global dusunen dunyali is adamlarinin ulkeye gelmelerini saglariz. Kacan para tek basina geri gelmez, paranin aradigi istikrari-guveni ve saydamligi saglayalim is adami da gelir, sermaye de gelir , beyin de gelir. Insaatcilarimiz dunya liginde ilk ikiye giriyor cirolari cok buyuk ama getirdikler kar transferleri cok kucuk bunlar normaldir, keske hic bir sey getirmeselerde, mal alip , makine alip, isci calistirsalar bu bile buyuk kazanctir.

Biz ulkemizin limanlarini saydam yapar, is acana, servet sahibine, eleman calistirana saygi duyar, onu denetler, vergi oranlarini asagiya cekersek, demokrasiyi gelistirirsek, is adami guvenilir buldugu limana gemisini demirler. Bu acidan mali af guvenilir liman olmayi saglayacak reformun bir parcasidir.

Mali affi, ulkede saydamligi, beyan esasini, vergi indirimini ve vergi reformunu da ayni anda yapilacak yasalar ve duzenlemelerle saglarsak, ulke Istihsalin en onemli unsuru olan Mutesebbisi kazanmis olur. Mutesebbis olursa, ona guvence verilirse, o parayi da bulur, adami da bulur, hammaddeyi de bulur, pazari da bulur. Mutesebbis ve beyinler bizim en buyuk sermayemizdir, parayi ve giden makinelerin daha yenisini bulmak mumkundur, ancak bir Mutesebbis ve beyin ancak 30 yilda yetisir.

Bu yuzden “uretim-istihsal” diyenler, “ihracaat” diyenler, once Mutesebbisle halki baristirmalidirlar! HER PARASI OLANIN, HALKIN GOZUNDE, CALARAK PARA YAPTIKLARI IMAJININ SILINMESI ICIN, DENETIMIN EHIL VE BAGIMSIZ OLMASI , MAL BILDIRIMLERI YASASININ SAYDAM OLDUGU GIBI BU INSANLARDAN NASIL BEYAN ALINIYORSA IS ADAMLARINDAN VE YAKINLARINDANDA SERVET BEYANI UYGULAMASINA GECILMESINE ZARURET VARDIR.

Sevgi, Saygi ve Selam (SSS) ile

MUJDAT GULER

“Turklerin Isvicre’de 100 milyar dolari var”mi ?

Degerli Arkadaslar ,

İsviçre ile “Sırdaş hesap” anlaşmasını yaptik . Yapılan anlaşma gereği, “Gizli hesap” dönemi kapandı. Yurtdışında parası olanlar artık hesap verecek!..

 Kuşkusuz birçok insanın hem cebi, hem yüreği yanacak! Maliye Bakanlığı, İsviçre ile imzalanan bu anlaşmayla birlikte “Maliye , İsviçre’de hesabı olanlarla tek tek görüşmeye başladı.” Basina sizdirilmadigina gore , aba altindan bu kisilere sopa gosterildigide kesin , Ergenekon davasi nasil joker gibi kullanilip, iktidara karsi olanlarda hemen iddianame kapsamina aliniyorsa isvicre hesaplarida joker olarak kullanilmak uzere hazirlaniyor…

İsviçre’de 600 kişinin sırdaş hesabı var!.. Deniyor ama bu rakam bana gore cok az..

“Madem sır ortadan kalktı, sırdaş hesaplar da bir bir açıklanmalı!” Çünkü listeye bir göz atmak yetiyor. Türkiye’nin geçmişi sırdaş hesaba yansımış. Ticaret, siyaset, bürokrat halkası birbirine geçmiş, yerli yerinde duruyor. Söylenenlere göre, 600 kişiden oluşan hesabın yüzde 30’u geçmişte kamuda üst düzeyde görev yapmış bürokratlara ait oldugunu medyadan takip ediyoruz….!!!

Hatta içlerinde bürokratlığı bırakıp siyasete atılan, bakanlık yapanlar bile var deniyor…!!

Ancak hakkını teslim edelim. 30 sırdaş hesap sahibi Türkiye için önemli! Türkiye’nin pek çok ilinden işadamı listeye yerleşmiş. Başı İstanbul ve Ankara çekiyor. Bu iki ili Urfa, Diyarbakır, Gaziantep, Mersin izliyor.

Varlik barisindan yararlanan para miktari yaklasik 47 milyar TL civarinda ,bunun onemli miktarida yurt icindeki kayit disi paralari kapsiyordu . Turklerin isvicrede 100 milyar dolari var diye dedikodu yapilirdi.. Gelen para ve aciklanan listenin kamu oyu ile paylasilmasi gerekiyor…

Turklerin yurt disindaki paralari artik isvicredeki sirdas hesaplarda kalmadigi kesin, servet beyani uygulamasi olmadigi icin bu paralar otomatik olarak Turkiyeye getirildi ve nerden buldun diye soran olmadigi icin bu paralar degil 100 milyar dolar her yil devletten 50 milyar $ civarinda faiz aldi, ulkemizdeki kayit disinin varligi devletin ustune cikti.. Devlet faiz carkina sokularak zayiflatildi , kayit disi para buyudu , buyudu devletin tum olanaklarina sahip oldu..

Ozellestirmeye evet dedik, hayir diyenleri kinadik ama ozellestirme gelirleri faizleri bile odemeye yetmedi… Kayit disini , kayit icine sokamadik, servet beyani uygulamasina gecerek varlik barisini saglayamadik, varlik barisinda simdi parani getir ben seni affedeyim dendi , gecte olsa bu sekil itibariyla dogru ama ulke icindeki uyanik faizcilere biz varlik barisini getirmemiz gerek, ulke icinde kayit disi olan kaynaklari servet beyani uygulamasina gecerek servetle sokagi baristirmamiz gerekiyor..

Bu parayi zaten kayit icine alabilirsak ulke olarak 15 milyon gence is alani acacak, vergi reformu yaninda, yargi bagimsizligi ve siyasal partilerimizin bagimsizligini saglarsak zaten o parlemento ulkede demokratik anayasayi yapabilir..

Ekonomik bagimsizlik saglanmadan siyasal bagimsizlik uzak gibi duruyor.. Bu acidan servet beyani uygulamasina gecilip, yastik altinda, isvicrede ve turkiye hazinesinden her gun faiz alan tavuklari kumese sokmak durumundayiz..

Bunu yaparkende vergi oranlarimizi en asgariye indirip, denetimi bagimsiz ve ozerk yapmadan para sahibi bu vergi dairesine guvenerek donunu asagiya indirecegini kimse beklemesin vergi adil ve denetimler bagimsiz olmadan para sahibinin parasini aklayacak o kadar cok ulke varki para oraya gider bunlar icinde isvicre artik en geri kalmis para muhafaza yeridir..

Arap sermayesini cekmekte cok basarili olan hukumet kendi sermayesinede ayni orantida sahip cikip, gerek yerli sermayenin, gerekse yabanci sermayenin yatirim yapabilecegi alt yapiyi saglamasi gerekmektedir.. Bunlarin en basindada Demokrasinin gelisimi, yargi ve denetimin ehil ve bagimsiz olmasi, vergi oranlarinin dusuklugu, enerji fiyatlarinin dunya fiyatlarindan saglanmasidir…

Turkiyeyi yatirim cenneti yapmaliyizki, hem kaynaklar ulkeye gelsin, hem calismayan tesisleri calistiralim hemde kullanilmayan kapasiteleri kullanalim , genc nufusumuz var diye ovunuyoruz ama bu genc nufusun as ve is sorununu cozebilecek radikal reformlari yapmakta gec kaliyoruz…

Sevgi,saygi ve selam ile

Mujdat guler

Yuksek katma degerli uretime disardan bir bakis…!

Sevgili Arkadaslar

Yilda ortalama 600.000 beyini ulkesine ithal eden amerikan ekonomisi bunlara egitim vererek para kazaniyor, kendi vatandasinin egitim giderlerinin onemli bir kisminida bu kisilere finanse ettiriyor… Beyin gocu ile yetismis elemani cok ucuza ulkesine ithal eden amerikaya gecen yil gelen ogrenci sayisinde buyuk bir artis soz konusu olmus, dunyada Amerikanin kamu oyundaki itibari her gun azalmasina ragmen ogrencilerin bu ulkeyi tercih etmesinde onemli nedenler var..
Mutesebbis hurriyeti , insan haklari , egitim kalitesinin yuksekligi, teknolojideki atilima gereken onemin verilmesi ve yuksek katma degerli uretimin amerikada olmasi insanlarin bu ulkede egitim yapmasina sebep oluyor..
Kendi ulkesinde daha basarili olacagina inananlar donuyor, iclerinden en iyileride bu ulkede kaliyor..
Sonucta bu insanlara saglanan mutesebbis hurriyeti, risk sermayesi, is kredileri,universitelerin, is hayatinin imkanlari ile dunyanin en zeki insanlari , aklida birlestirerek bu ulkenin yuksek katma degerli urunlerini uretiyorlar..

Amerika beyin gocu ile teknolojini , saglik ve egitim sektorunu ayakta tutuyor.. Bagimsiz yargisi ve her gun gelisen ekonomisi ile en buyuk ekonomi olma ozelligini surdurebiliyor..

Sonucta amerikada buyumeyi saglayan beyin gucunu saglayan beyin gocu, siyasete girmiyor, Amerika’da dun kole olan Afrikali Amerikalilardan biri bugun beyaz saraya kadar girdi..

Bir gun bu amerikadaki kalkinmayi yaratan beyin gucu, gelinen yeri gorup, bizim yuksek katma degerli uretimi yapan beyin gucumuzu , demokrasinin hizmetinde kullanalim ve bu ulkede uretimdeki kaliteyi meclise tasiyalim dedikleri gun amerika icin donum noktasi olacaktir..

Bugun yuksek kaliteli uretim ile Kongre ve senato uyum icinde degildir, amerikayi amerika yapan ruzgarlarin esintileri WDC’den cok uzaktir, ogrenciler amerikayi tercih etmesi normaldir ve bu devamlida artacaktir, Politikacilar bir an icin dusunup, ogrenciler bu ulkeyi neden tercih ediyor, bizleri ise neden dunya sevmiyor diye oz elestiri yapabildikleri gun Amerika ve dunya kazanacaktir..

Sevgi, saygi ve selam ile

Mujdat guler

Orlando FL 2009